Seçmeli olarak seçtiğimiz bu mimarlık dersinde başlarda ne yapacağımıza dair en ufak bir fikrimiz yoktu . Psikoloji öğrencileri olarak yabancı olduğumuz bu ders bizi korkutuyordu . Fakat 2. hafta bienal e yaptığımız gezide tüm endişelerimiz yok oldu ve ne kadar doğru bir seçim yaptığımızı anladık . Yoğun ders programımızda bize terapi gibi gelen bu derste her hafta farklı bir şekilde bölümümüzden ayrı şeyler öğrenerek rahatlıyoruz . Dersimizin 2. haftasında sabah saat 10 da sınıf olarak İstanbul Bienal'in önünde buluşmamız söylendi . Yanı başımızda olan bu güzel kültürel yere bu dersi seçmemiş olsaydık belki de hiç gitmeyecektik . Hayal ettiğimizden çok farklı bir yerle karşılaştık . Sıkılacağımızı düşündüğümüz bu yerde zamanın nasıl geçtiğini anlamadık . Burada sanatçıların çizmiş olduğu sanatsal niteliği yüksek olan resimlerden tutun da ilginç ve her çeşit videonun sergilendiği sinema odalarına kadar herşey vardı . Burada en çok 2 şey ilgimizi çekti ; birisi duvarlara gelişigüzel karalanmış ilk baktığımızda birşey anlam ifade etmeyen fakat zamanınızı harcayıp incelediğinizde içinde kaybolacağınız kara kalem çizilmiş objeler ve yazılar diğeri de gözleri oyulmuş ve ağızlarına huni takılmış insan portreleriydi , bunun bizde çağrıştırdığı özgür olduğumuzu sandığımız dünyada aslında görmemiz istenilen şeyleri gördüğümüz ve konuşurken aklımızdan geçenleri aslında hiçbir zaman tam olarak özgürce ifade edemememizdi ve bize doğru geleni söyleyebilmenin görmekten duymaktan ve tüm duyu organlarından daha önemli olduğuydu .
Biz gezerken çok keyif aldık ve bizim ilgimizi çekenleri sizinle paylaştık . Gidebilenleriniz ve gidemeyenleriniz için bilgi paylaşımında bulunduk . Daha fazlasını görmek isterseniz http://13b.iksv.org/tr bu adresi ziyaret edebilirsiniz .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder